Site icon Kurumsal Tercüme Bürosu ve Çeviri Hizmetleri

Dil Öğretimi ve Kullanılan En Eski Metotlar

dil öğretiminde kullanılan en eski metotlar

Küreselleşme, yeni bir dünya görüşü, globalleşerek dünyaya açılmak gibi hayatımıza yeni birçok terim giriyor. Bu terimlerin ana fikri ise çeşitli milletlerden olan ve uzak mesafelerde bulunan kişilerin iletişimi ve bu iletişimin tüm dünyayı etkileyen bir döngünün parçası olmasıdır. Günümüzde çoğu kişi, en az bir dil bilmekle beraber artık iki ve hatta üç dil öğrenmeye çalışıyor. Ancak dil öğrenirken nereden ve nasıl başlayacağını bilemiyor. Bu noktada özel öğretmenler ve kurslar, dil öğrenen öğrenciler için önemli bir fırsat oluşturuyor. Bu dil öğrenme sürecinde ise birbirinden farklı geçmişten günümüze birçok yaklaşım ve metot kullanılmıştır. Bu metotlardan geçmişte en fazla kullanılanlar yazımızda yer almaktadır. İşte dil öğretimi ve kullanılan en eski metotlar…

Grammar Translation Method (Dil bilgisi temelli çeviri metodu)

Grammar translation Method, bu metot, dil öğretim metotları içinde en eskiye dayanandır. Adından da anlaşıldığı üzere öğrencilere belirli dil bilgisi yapıları tahtada ya da kitap üzerinde doğrudan öğretilir. Boşluk doldurma, cümle tamamlama gibi etkinlikler yapılır. Ancak bu yöntem daha eski zamanlarda ortaya çıktığı için odak noktası, edebi değeri olan metinler üzerinden çalışmak ve bu metinleri çevirmektir. Gizil öğrenme neredeyse yoktur, öğrenci her bilgiyi doğrudan alır. Ayrıca öğrenci-öğretmen iletişimi görülmez; öğretmenin sınıfta baskınlığı vardır. Öğrenciler dil bilgisi kurallarını ezberlemelidir ve dinleme, konuşma gibi beceriler göz ardı edilir. Eski bir yöntem olduğu için günümüz dil öğretimi için elverişli değildir ve çağın gerisindedir.

Direct Method

Direct method, bu metoda “doğal dil öğrenme metodu” da denmektedir. Dil bilgisi yaklaşımının öğrenciyi sadece ezbere yönlendirdiği ve diğer becerileri göz ardı ettiği zaman içinde anlaşılmıştır. Bu nedenle artık öğrencinin dinleme, konuşma ve özellikle telaffuz becerileri geliştirilmeye çalışılır. Öğrenciye kalıplar ya da kurallar vererek dili öğretmez. Bunun yerine öğretmen, olabildiğince öğrencinin gerçek hayatta karşılaşabileceği görsel-işitsel materyalleri sınıfa getirir. Örneğin öğretmen sınıfa saat, kalem, defter, dünya haritası gibi araçlar getirerek bunları öğrenciye yabancı dilde öğretmeye çalışır. Öğrenme sürecinde öğretmen, öğrencileri ile çalışır ve arkadaş gibi davranır. Dil bilgisi öğrencilere tümevarım yöntemiyle öğretilir. Öğrenciler, bir metin okur ve öğretmen dil bilgisi yapılarını söylemeden zaman içinde fark etmeye başlarlar. Yüksek sesle okuma, röportaj yapma, öğretmenin söylediklerini kağıda geçirme gibi etkinlikler yapılır.

Audio-Lingual Method

İşitsel-dilsel metot, ilk bilimsel metottur. 2. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkmıştır ve diğer adı da Army Method (Ordu Metodu)’dır. Savaş sırasında askerlerin düşman konuşmalarını dinleyebilmek için hızlı dil öğrenmesi için kullanılmıştır. Bu metotta öğrencilere sürekli işitsel materyaller sunulur ve bazı kalıpları ezberlemeleri beklenir. Hataya neredeyse yer yoktur ve öğretmen bir orkestra şefi gibi sınıfı kontrol eder, öğrencileri yönlendirir. Öğrencilere her ders diyaloglar okutturulur ve öğrencilerin bu diyaloglardan dil bilgisi yapılarını çıkarmaları beklenir. Öğrenciler verdiği doğru cevaplar için pekiştireç alır. Audio – lingual method ta kültür, dilin bir parçası olarak ele alınır ve konuşulanların anlaşılabilmesi için çok önemlidir. Diyalog ezberleme, zincirleme ve tek sözcük yerleştirme gibi yöntemler kullanılır. Tek sözcük yerleştirmede öğretmen, bir cümle söyler ve öğrenciden bu cümledeki bir ögeyi değiştirmesini ister. Değiştireceği ögeyi de görsel olarak işaret edebilir.

Silent Way

Naom Chomsky, tamamen davranışçı temelli olduğu için Audio-Lingual metodu reddetmiştir ve bunun üzerine bilişsel yaklaşımlar önem kazanmaya başlamıştır. Sessiz Öğrenme metodu, diğerlerinin aksine öğretmenin sessiz öğrencinin ise sürekli konuşarak sınıf arkadaşları ile iletişim kurduğu bir yöntemdir. Caleb Gattegno, ilk olarak ortaya çıkarmış ve bu yöntemde dil öğretiminde bilişsel yaklaşıma önem vermiştir. Öğrenci, kendi karar mekanizmasını kullanmalı ve öğretmenden bağımsız hareket etmelidir. Öğretmen, sadece bir yardımcıdır ve işi yapacak olan öğrencidir. Öğrenci, dili öğrenme sürecine seslerden başlar. Bunu renkli ses grafikleri aracılığıyla öğrenir. Her renk, bir sesi temsil eder. Öğretmen, öğrencilerin dikkatini dil yapılarına yönlendirmek için renkli durum çubukları(rod) kullanır. Ders sonunda öğrencilere neler öğrendiklerini sorarak kendilerini değerlendirmelerini bekler. Grup ve ikili çalışmalar yapılarak öğrencilerin iletişimi güçlendirilir. Dil bilgisi açık olarak öğretilmez ve belirli bir müfredat takip edilmez. Öğretmenin sessizliği nedeniyle dil becerileri tam olarak gelişmeyebilir.

Suggestopia

İnsancıl yaklaşımı ele alan bu metotta, öğrencinin dili öğrenememe nedeninin psikolojik alt nedenlere dayandığı savunulur. Yani dil öğretimi için gerekli psikolojik etmenler sağlandığı huzurlu, rahat bir ortam verildiğinde her öğrenci dil öğrenebilir. Bu psikolojik engelleri aşmaya “desuggest” etmek denir ve bu sayede öğrenci kendini güvende hissederek öğrendiği dilden verim alır. Öğretmen, otorite olmalıdır; fakat bu sefer öğrenciye güven veren bir otorite figürüyle karşınıza çıkar. Dil, iletişim kurmak amacıyla öğrenilir. Sınıf ortamı aydınlık ve eğlenceli olmalıdır. Etrafta bol bol posterler, kartonlar ve öğrencinin ilgisini çekecek, ona çevresel öğrenme sağlayacak materyaller bulunmalıdır. Öğrenciler kendi kimlikleri dışında daha rahat hissediyorlarsa sınıf içinde yeni bir isim ve hatta meslek seçebilir.

Suggestopia ve Konser Yöntemi 

Bu metotta “konser” denilen bir yöntem vardır. İki ana bölümden oluşur. Konser sırasında ilk ana bölümde öğretmen öğrencilere ana dil ve yabancı dilde çevrilmiş bir diyalog verir. İlk aşamada arkada çalan ritmik bir müzik eşliğinde öğretmen parçayı okur ve öğrenci çevirisi kontrol eder. Böylece hem sağ hem de sol lob çalışır. İkinci aşamada öğretmen müzik olmadan parçayı normal bir hızda okur; öğrenci ise sadece gözlerini kapayarak dinler. İkinci ana bölümde ise öğrenciler öğrendikleri bilgileri kullanarak oyunlar oynar, şarkılar yazar ve canlandırmalar yapar. Öğretmen, dil öğretimi sürecinde tüm öğrenme sürecinde öğrenciler ile iletişim içindedir. Konuşma becerisine önem verilirken dil bilgisi yapıları da doğrudan aktarılır. Fakat gizil öğrenme ile pekiştirilir. Rol yapmak öğrencinin kendini rahat hissetmesi için çok sık kullanılan bir yöntemdir.

Dil Öğretiminde Kullanılan En Eski Metotlar

Çeviri Çözümleri

0212 221 45 21 & 0553 910 31 32

Exit mobile version