Tercüme Odası Nedir?

1700’lü yılların sonlarından itibaren Osmanlı Devleti’ndeki tercüme işlerinde güvensizlik ve kaygı oluşmuştu. Devletin içindeki iç çatışmalar neticesinde tercüme alanında da çalışacak hem yetkin hem de güvenilir tercümanlara ihtiyaç duyuluyordu. Bu gereksinimler sonucunda adımları atılan Tercüme Odası, uzun bir süre faaliyet göstermiştir. Osmanlı Devleti, Tercüme Odası ile birlikte yüzyıllar içinde birçok girişimini tercüme alanında yapmış, dragomanlar, dil oğlanları, Tercüme Heyeti, Tercüme Odası gibi birçok çeviri seçeneğini devlet içerisinde uygulamaya almıştır. Devletler arası iletişimin en önemli ayağı olan tercüme, 19. yüzyılda Tercüme Odası bünyesinde devam etmiştir. Tercüme odası nedir, hangi padişah döneminde kuruldu merak ettiğiniz sorularınızın cevabı ve detayları…

Tercüme Odası

1793 yılına değin Osmanlı, diğer ülkelere ancak geçici elçiler gönderiyordu. Bunun nedeni daimî elçiliklerin olmamasıydı. Görevini tamamlayan elçiler ise ülkeye geri dönerek havadisleri devlet yetkililerine ve padişaha iletiyordu. Ancak bu durum, kapalı siyaset politikasıydı ve yetkililerin elçilerin sözlerinden başka güvenecek bir zeminleri yoktu. III. Selim zamanında Avrupa’daki önemli ülkelerin başkentlerine daimî elçilikler açıldı. Elçilerin birçoğunun yabancı dil bilmemesi ise yanlarında bir tercümanın gitmesini zorunlu kılıyordu. Başarılı sonuçlanmayan bu eylem, zamanla yerini maslahatgüzarlara bıraktı.

Tercüme Odası Hangi Padişah Döneminde Kuruldu?

Devletlerarası yazışmaların kaynağı tercümelerdi. Fakat Osmanlı içindeki tercümanların birçoğu, gayrimüslimlerden oluşuyordu. Özellikle Rumlardan oluşan bu tercüman topluluğu, Mora’da Rum İsyanının çıkması ile güven duyulmayan bir kitle haline büründü. Tercümanlar arasında bazı isyancıların mektupları yakalandı ve bu kişiler idam edildi. Tercümanların bir kısmı, devlet yetkililerini tercümeleri kullanarak yanlış yönlendiriyordu. Bu durum, devletin güvenini sarsarak yeni bir tercüme girişimine yönlendirdi. Mühendishane hocalarından biri olan Yahya Efendi, bazı memurlara Fransızca ve Rumca dersler vermeye başladı. Ancak dilinin yetersiz olması nedeniyle tarafsız görülen bir Rum, İstavraki Bey bu göreve alındı. Bu durum da hüsranla sonuçlanmış ve İstavraki Bey Bolu’ya sürülmüş, bir daha hiçbir Rum tercüman olarak kabul edilmemiştir. II. Mahmud, bu dönemin padişahlığını üstlenen kişidir.

Tercüme Odası Ne Zaman Kurulmuştur?

Yahya Naci Bey’in tercüman yetiştirme görevi ile 23 Nisan 1821’de Tercüme Odası kurulmuştur. Tercüme Odası, iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm, dil öğrenen memurların devamlı ders aldığı Lisan Odası’dır. İkinci bölüm ise Lisan Odası’nı tamamlayarak görevlerine başlayan tercümanların bulunduğu Tercüman Odası’dır. Tercüme Odası’nda çevrilen evrakların kaydı tutulur, asılları saklanır ve kopyaları çıkarılırdı. Lisan Odası’nda da memurların Fransızca konuşarak dil pratiği yapması ve dillerini geliştirmeleri beklenirdi. Tercüman Odası’na atanan kişiler, Lisan Odası’ndan geliyordu. Eğer herhangi bir tercümanın göreve aykırı hareketleri gözlemlenirse meslekten atılıyor, yerine Lisan Odası’ndan yeni bir tercüman geliyordu. Tercümanların maaşları, görevlerine ve bağlı oldukları birimlere göre değişiyordu.

Tercüme Odası Hangi Amaçla Kurulmuştur?

Tercüme Odası’nın ilk kuruluş amacı, güvenilir bir tercüme alanı oluşturmak adına Müslüman ve Osmanlı’ya bağlı tercümanlar yetiştirmekti. Ancak dil yetersizliği ve dış kültür eksikliği nedeniyle sık sık gayrimüslim hocaların başkanlığına da başvuruldu. Zaman içinde birçok önemli tercüman yetiştiren bu kurum, uzun yıllar görevini sürdürdü. Rusya ile imzalanan Hünkâr İskelesi Antlaşması nedeniyle dış ilişkiler son derece gelişti ve kuruma olan ihtiyaç arttı. Bu dönemde kurumda ders vermek üzere Tecelli Mehmed Efendi görevlendirilmiştir. 1834 itibariyle II. Mahmud, dış ülkelerdeki bazı başkentlere elçiler göndermiştir. Bu elçiler, dil eksikliği nedeniyle yanlarında Tercüme Odası mensubu tercümanları götürmüştür. Londra, Paris gibi büyük şehirleri ziyaret eden tercümanlar da dil pratiği ve kültür edinci için önemli kazanımlar edinmiştir.

Divan-ı Hümayun Tercümanları

Yahya Efendi’nin ölümü ile yerine getirilen İshak Efendi, Tercüme Odası başkanlığına atanmıştır. Bu dönemde tercüman maaşları da düzenlenerek Tercüme Odası’nın daha nizami olması sağlanmıştır. Tercümanların neredeyse hepsi Mühendishane kökenlidir. Ancak Lisan odası tercüman yetiştirme konusunda başarılı olamamıştır. Baş tercüman İshak Efendi, bu dönemde tercümanlığı yanı sıra mühendislik işine de devam etmiş ve savaşlar neticesinde tercümanlık görevinden alınmıştır. Yerine damadı getirilmiştir. İshak Efendi dönem için önemli bir mühendis-tercümandır ve modern bilimin Osmanlı’da öncülerindendir.

Tercüme Odası Nasıl Gelişmiştir?

Tercüme Odası’nın ilk bölümü olan Lisan Odası, önemli hocalardan olan Zenob’un sürülmesi ile 1828-1829 arası kapatılmıştır. Ancak bu dönemde de Halil Esrar Efendi’nin çalışmaları ile Tercüme Odası’ndaki tercüman sayısı artırılmış ve daha profesyonel bir tutum kazanmıştır. 1830’larda kurumun etkinliği artmış ve dış ilişkilerdeki önemli olaylar Tercüme Odası’nın etkilerini güçlendirmiştir. 1836’da Mısır meselesi ile işlerlik kazanan Tercüme Odası, Reisülküttap Hariciye Nezareti’ne dönüştürülmüştür. Odaya daha fazla personel alınmış ve maaşlar tekrardan düzenlenmiştir. Osmanlı bürokrasisi için oldukça önemli bir kurum olan Tercüme Odası’ndan zaman içinde çok önemli devlet adamları yetişmiştir. Devlet kurumlarında yükselmek için Fransızca önemli bir kriter olmuştur. Zamanla İngilizce dili de Tercüme Odası’nın yetiştirdiği memurlara öğretilmeye başlanmıştır. Memurlar, Tercüme Odası’na kabul için bir yarış içerisindeydi.

İngilizce Dili Tercüme Odası’na Nasıl Dahil Oldu?

1856’da Tercüme Odası’na düzenleme getirildi. Uzun süredir ara verilen dil dersleri için belirli katılım kuralları oluşturuldu. Dönemin en yoğun kullanılan bürokrasi dillerinden biri Fransızca olduğu için bu dil, Lisan Odası’nın kuruluşundan beri öğretilmiştir. Ancak ilk kez bir İngilizce sınıfı da açıldı. Bu ise dönemin İngiltere’sinin gittikçe güçlenmesinden kaynaklanmıştır. Tercüman maaşları yükseltilerek teşvik sağlandı. Odaya alınan İngilizce tercümanlar ise memurlar arasındaki talebin artışından ötürü sınav uygulaması yapmıştır.

Lisan Mektebi’nin Kuruluşu

1866’da kurulan Lisan Mektebi, dil bilen personel sayısının artırılması amacıyla hizmet vermiştir. Hocaları, genellikle Tercüme Odası’nın kıdemli memurlarıdır. Fransızca, Bulgarca ve Rumca dersleri verilmiştir. 1892’ye kadar eğitim vermiştir.

Tercüme Odasında Hangi Diller Kullanılmıştır?

Yahya Efendi’nin başkanlığında bulunduğu ilk zamanlarda Rumca ve Fransızca kurumun en yaygın kullandığı dillerdi. Siyasi ve bürokratik metinlerin çevirisinde sıkça kullanılan bu iki dile zamanla yeni diller de eklendi. Yahya Efendi’nin vefatı üzerine farklı Mühendishanelerden hocalar, Lisan Odası’nda da dil dersleri vermeye başladı. Bu diller arasında Grekçe ve Latince vardı. Zamanla tercüme odasının başına Zenob isimli bir Ermeni geçmiş ve hocalık yapmıştır; ancak dili yeterli derecede öğretemediği düşünüldüğü için sürülmüştür. Ayrıca Mühendishaneden gelen tercümanlar yerine bürokraside çalışan memurlar içinden tercüman görevi verilmeye başlanmıştır.

Tercüme Odası’nın Taşınması

Reisülküttaplığın Hariciye Nezareti’ne dönüşmesi ile Tercüme Odası da bu nezarete dahil olmuştur. Odanın nakli ile alınan tercüman sayısı artmış ve burada görev alan memurlar üç gruba bölünmüştür. Fuat Efendi, Tercüme Odası’nın başına geçtiği dönemde ise tercümanlığın rütbesi yükseltilmiştir. Artan belgelerin takibi, tercümelerin kaybolmaması ve saklanması adına Tercüme Odası’na bağlı birimler de kurulmuştur. Ancak bağlı birimlerin içindeki çekişmeler, gayrimüslimlerin odaları habersizce getirilmesi gibi durumlara sebebiyet vermiştir.

Tercüme Odası Ne Zamana Kadar Faaliyet Göstermiştir?

1883’te Tercüme Odası’nın iç tüzükleri düzenlenmiştir. Mütercim sayısı 75’lere ulaşmıştır. Arapça, Almanca, Rusça, Sırpça ve Bulgarca dilleri için tercümanlar alınmıştır. Odadaki tercümanlar; yabancı gazetelerin ve yazışmaların tercümesini yapar, dış ülkelerden gelen kişilerin diplomatik tercümanlığını üstlenirdi. Tercüme Odası’nda birçok dilden eserin bulunduğu köklü bir kütüphanesi vardı ve devlet yıkılana değin varlığını sürdürdü.

Tercüme Odası Ne Zaman Kapanmıştır?

Tercüman taleplerinin artması ile seçimler hızlı bir şekilde yürütülüyordu. Fakat nitelikli memur seçimi de önemliydi. Bu nedenle seçimlerde sınavlar uygulanıyordu. Zaman içinde tercüman ihtiyacı gittikçe arttı ve Tercüme Odası, yeterli tercüman sayısını karşılamamaya başladı. Bu noktada yeni açılan lisan mekteplerinde Fransızca, Rumca ve Bulgarca öğretiliyordu. 1869’da Tercüme Odası’na bir iç tüzük hazırlandı ve memurlar, güzel yazı gibi farklı dersler de almaya başladı. Tercüme Odası, devlet yıkılana değin varlığını sürdüren kurumlardan biridir.

Yazımızda tercüme odası nedir, hangi padişah döneminde kuruldu, ne zaman ve hangi amaçla kuruldu, neden kapatıldı ve biraz daha fazla bilgisini vermeye çalıştık…

Daha fazla bilgi için tıklayınız…

Tercüme odası ile ilgili daha fazla bilgi için tıklayınız…